NASIL ÇALIŞMALIYIM?
Hemen hepimizin zihninde sınav sürecine dair ortak bir soru vardır: “Bu kadar ders var, hepsine nasıl yetişeceğim, neye nasıl çalışmalıyım?” Bu yazı, işte tam bu soruya yanıt verebilmek, ders çalışma yöntemlerinizi daha etkili hâle getirebilmek amacıyla hazırlandı. Çünkü başarı, sadece çok çalışmakla değil, doğru çalışmakla gelir.
Matematik, sadece işlem değil; aynı zamanda mantık, sabır ve dikkat işidir. Pek çok öğrenci “Matematikte zorlanıyorum.” der. Oysa çoğu zaman asıl sorun işlem hatalarından değil, soruyu tam anlamamaktan kaynaklanır. Tıpkı Albert Einstein’ın dediği gibi: “Eğer bir soruyu çözmek için bir saatim olsaydı, 55 dakikasını soruyu anlamaya, 5 dakikasını çözmeye ayırırdım.”
Eğer işlem yeteneğiniz zayıfsa bol bol pratik yapmalısınız. Ama asıl mesele işlem değilse ve konuları anlamıyorsanız, temel konulara dönüp tekrar çalışmak en doğrusudur. Örneğin, oran-orantı ya da temel cebir bilgisi zayıf bir öğrenci, fonksiyonlar konusunu anlamakta zorlanacaktır.
İyi işlem yapan ama çok yanlış yapan biriyseniz, büyük ihtimalle dikkat eksikliği ya da hızlıca sonuca gitme çabasıyla yanlış yapıyorsunuzdur. Bu durumda her çözdüğünüz soruyu mutlaka neden o sonucu verdiğini sorgulayarak ilerlemelisiniz.
Geometri dersinde başarı, sorunun içindeki ipuçlarını doğru yorumlayabilmekten geçer. Sorular genellikle “şekle” dayanır; bu nedenle şekli doğru çizmek ve verilen bilgileri eksiksiz aktarmak çok önemlidir. Her verinin “neden verildiğini” sorgulayın. Gerekiyorsa sorunun yanına not alın, “Bu kenar eşit denmiş, neden? Bu açı verilmişse, neyi göstermek istiyor?” gibi.
Geometriyi öğrenirken mutlaka bir konunun temel kurallarını yazarak ve örnek çizerek çalışın. Görsel hafızanızı devreye soktuğunuzda, öğrendikleriniz daha kalıcı olacaktır. Ezberden uzak, mantığa dayalı öğrenme bu derste size büyük avantaj sağlar.
Fizik, doğayı anlamamıza yardım eden muazzam bir bilim dalıdır. Ancak birçok öğrenci fizik sorularını ya “çok formül var” diye ya da “çok zor” diye bırakır. Oysa fizik formülle değil, mantıkla başlar.
Bir konuyu öğrenirken önce olayın neden gerçekleştiğini anlamaya çalışın. Örneğin, “neden bir cisim eğik düzlemde kayar?” sorusuna cevap vermek, bu konunun formüllerini ezberlemekten çok daha faydalıdır.
Fizikte dikkat, başarıyı belirleyen en önemli etkendir. Sorunun sizden ne istediğini tam anlamadan işlem yapmaya başlamayın. “En az, en çok, kesinlikle” gibi ifadelerin altını çizin. Formülleri ezberlemeye çalışmayın; onları kullanarak pekiştirin. Ezberlenmiş bilgi uçar gider ama uygulayarak öğrenilen bilgi kalır.
Kimya, genellikle “ezberlenmesi gereken ders” olarak görülür. Ancak bu sadece bir kısmı doğrudur. Kimyada bilgi kadar, bu bilginin nerede ve nasıl kullanıldığı da önemlidir.
Her yeni konuyu çalışırken önce basit, kısa notlar alın. Bu notlar sadece sizin anlayacağınız şekilde ve hatırlatıcı olmalıdır. Ardından çözümlü örnek soruları kendi başınıza çözmeye çalışın. Çözemediğinizde doğrudan çözüme değil, konunun anlatımına dönün. Bu şekilde eksik olan yerinizi bulursunuz.
Kimyada sınavlarda yapılan hataların büyük bölümü dikkat hatalarıdır. Özellikle “bileşik formülü, atom sayısı, iyon yükü” gibi detayları kaçırmak, yanlışlara yol açar. Bu nedenle soruları dikkatlice okumayı alışkanlık haline getirin.
Biyoloji, bilgi yoğun bir ders olsa da sadece ezberle değil, doğru bir anlayışla çalışılması gereken bir alandır. Çünkü bir organın işlevini bilmek yetmez; o organ bozulduğunda ne gibi sonuçlar doğacağını da yorumlayabilmek gerekir.
Konu çalışırken şemalardan, çizimlerden ve özetlerden mutlaka faydalanın. Beynimiz görsel bilgileri daha iyi hatırlar. Kısa tekrar aralıklarıyla bilgiyi taze tutmak da biyolojide başarıyı artırır.
Soru çözümünde sadece doğru cevabı bulmak değil, yanlış olan seçeneklerin neden yanlış olduğunu analiz etmek de öğrenmenizi pekiştirir. Ayrıca, geçmiş yıllarda çıkmış sınav sorularını çözmek, sınav mantığını kavramanızı sağlar.
Türkçe, çoğu öğrenci için puan kazandıran bir ders olarak görülür. Ancak yüksek net yapmak isteyenlerin dikkat etmesi gereken en önemli şey, anlama ve yorumlama becerisidir. Çünkü bu derste soruların çoğu doğrudan bilgi değil, okuduğunu anlamaya yöneliktir.
Dil bilgisi konularını öğrenmek için bol örnek çözün. Kuralları öğrenmek kadar, istisnaları da fark etmek önemlidir. Sözcük anlamı, cümle anlamı ve paragraf soruları içinse bol bol kitap okuyun. Okuma alışkanlığı, uzun paragrafları hızlı ve doğru yorumlayabilme becerisi kazandırır.
Paragraf sorularında önce soru kökünü okuyun, sonra metne geçin. Bu teknik, sizi neye dikkat etmeniz gerektiği konusunda yönlendirir.
Tarih, bilgiyi yorumla birleştirebildiğinizde anlam kazanan bir derstir. Olayların nedenlerini, sonuçlarını ve etkilerini iyi öğrenin. Sadece “ne oldu?” değil, “neden oldu, sonra neye yol açtı?” sorularını da sorun.
Tarihte unutma oranı yüksek olduğu için sık tekrar yapmanız çok önemlidir. Olayları kronolojik sırayla ve sebep-sonuç ilişkisi içinde öğrenmeye çalışın. Kavramları ezberlemek yerine olaylarla ilişkilendirerek öğrenin. Bu, daha kalıcı bir öğrenme sağlar.
Coğrafya dersinde hem bilgi hem yorum ön plandadır. Haritalar, grafikler ve şekiller bu dersin vazgeçilmezleridir. Bu nedenle ders çalışırken mutlaka görsellerden yararlanın.
Coğrafya sorularında dikkat etmeniz gereken en önemli şey, sorunun neyi sorduğudur. Neden mi soruluyor, sonuç mu? Bu ayrımı yaptıktan sonra bilgilerinizi yorumlamak çok daha kolay olur.
Bol soru çözmek, bu derste başarılı olmanın en etkili yoludur. Sorular üzerinde durun, yanlış yaptıklarınızı mutlaka inceleyin.
Felsefe, psikoloji, sosyoloji ve mantık derslerinde başarı, kavramları tanımaya ve düşünce sistemlerini anlamaya dayanır. Bu derslerde her şey “bilmek” değil, “anlamaktır.” Bir filozofun hangi dönemde, hangi düşünceyi savunduğunu bilmek, soruyu doğru yanıtlamak için yeterlidir.
Felsefe sorularını çözerken önce soru kökünü okuyun. Ne sorduğunu anlamadan şıklara geçmeyin. Ardından bilgilerinizi kullanarak doğruya en yakın ifadeyi bulun. Bu tür derslerde ezberdense, anlamaya dayalı çalışma daha kalıcıdır.
Bol soru çözmek, sınav başarısı için vazgeçilmezdir çünkü:
Bir konuyu çalıştıktan sonra, o bilgi sadece kısa süreli belleğinizde kalır. Ancak o bilgiyle ilgili sorular çözdüğünüzde, beyin bu bilgiyi önemli sayar ve uzun süreli hafızaya atar. Yani öğrenmenin kalıcı olmasını sağlar.
Soru çözmeden, konuyu gerçekten anlayıp anlamadığınızı fark edemezsiniz. Bol soru çözmek, hangi konularda eksik olduğunuzu, hangi noktalarda hata yaptığınızı gösterir. Bu da size daha verimli tekrar yapma imkânı sunar.
Özellikle sınavlarda çıkan soru tarzları her zaman birebir aynı olmaz; farklı şekilde sorulabilir. Farklı kaynaklardan bol soru çözmek, çeşitli soru kalıplarına aşina olmanızı sağlar ve sürpriz sorularla karşılaştığınızda daha rahat çözmenize yardımcı olur.
Ne kadar hızlı okuduğunuz, çözüme ne kadar zamanda ulaştığınız sınavda çok önemlidir. Soru çözdükçe hızlanır, zamanı daha iyi kullanmaya başlarsınız. Bu da gerçek sınavda panik yapmadan yetiştirmenizi sağlar.
Bir konuyla ilgili ne kadar çok doğru yaptığınızı görmek, size “başarabiliyorum” hissini kazandırır. Bu da motivasyonunuzu ve sınav anındaki özgüveninizi artırır.
Bol soru çözdükçe yanlış da yaparsınız. Bu yanlışlar size çok şey öğretir. Çünkü en kalıcı öğrenmeler, genellikle hatalardan sonra olur. Her yanlış, bir uyarıdır: "Burada dikkatli olmalısın!"
Kısacası, sadece konu çalışmak yetmez; öğrendiğin bilgiyi sınamak ve gerçek hayatta nasıl kullanacağını görmek için bol bol soru çözmek gerekir. Başarının en önemli basamaklarından biri budur.
Her dersin kendine özgü bir çalışma yöntemi vardır. Önemli olan, her dersi aynı yöntemle değil, o dersin doğasına uygun şekilde çalışmaktır. Öğrenmek zaman ister, sabır ister, tekrar ister. Kendinizi tanıyın, eksiklerinizi belirleyin ve eksiklerinize göre bir çalışma planı oluşturun. Bilin ki; doğru strateji, istikrarlı çalışma ve kararlı bir zihinle başaramayacağınız hiçbir şey yoktur.
Psikolojik Danışman/Rehber Öğretmen
Derviş Alparslan AYDOĞAN